15 Aralık 2017 Cuma

Umut Şiiri

Kelimelerin üstüne basmışım bir kış gecesi düşmemişim
Dikenleri batmış baharın sağlı sollu gömleğim yırtılmış dikmemişim
Sağlam bir yumruk yemişim güneşin alnında sallanmış devrilmemişim
Kök salmış yaprak dökmüş direnmişim
Koca bir yıl böyle geçmiş de kırılmamış umutlarım

4 Kasım 2017 Cumartesi

rüya

daha uyanmadım o ince rüyadayım hala
işlek bir hançer parlıyor şakaklarımda acele etmiyorum 
gömleğimi söküyorum bu ellerimle 
düşen yaprakları toplayıp yollar yapıyorum şeritsiz

yalnızlığımı örtecek battaniyeler ıslak 
üşüdükçe aklıma gelenler dünyanın kabına sığmıyorlar
bir dağın kıvrımları gibi sivri yanlarım
kumbaramı getirin bana hisleri biriktireceğim 

çektiler ya perdeleri bitti bölüm 
her yükselişin bir de düşüşü var
işte bu gözlerle gördüm 
bir ateş yakın yoksa kör olacağım 

gördüklerim görmediklerimle savaşırsa kaybederim 
dumanla haberleşiyoruz görüyorum
kuşlar yuva yapmış gönlüne 
bırak onları şapkamda besleyeceğim 

duyduklarım duymadıklarıma anlatsın 
gitmekle gelmek arasındaki farkı bilmiyorum 
huzuru şuramda biriktirdim bir nefes çek 
ben daha uyanmadım o ince rüyadayım hala


25 Ekim 2017 Çarşamba

Dünya Dönüyor

Bütün hayatlar sadece küçük bir tekrarlar sergisi. Hangi kapıdan girersen gir yeni bir tekrarın giriş cümlesine ayak basıyorsun. Bütün uykularımdan uyandığımda o küçük çemberin ortasında çaresizce korkarak yeni bir kapıya uzanma isteği bile bile bir tekrara daha girme arzusu bitmiyor. Umutsuz değilim. Daha az şey bilmek isterdim o kadar. O kapılar tükendiğinde tek bir çıkış var. İki gerçekten biri. Kimileri için zamanın başlangıcı kimileri için zamanın sonu. Milyonlarca çemberin içinde sıkışıp kalmış hayatlar topluluğu dünyanın tanımı bu. Tekrar tekrar ve tekrar. 

19 Eylül 2017 Salı

Batık

Bir çamaşır ipine asılı duygularım koptu kopacak 
Kirpileri düşünüyorum 
Hiçleri anlamlandırıyorum küllü yapraklarda 
Fotoğraflar yoklar 
Bir silgi verin bana anıları sileceğim
Karanlık odalar birikiyor tam şuramda 
Mumlara üflediler gördüm 
Demirleri eritti saçların 
Soğuk çok derin kumbaramda biriktirdim 
Dağları anlıyorum onlar umursamaz 
Hepsinin köküne kibrit suyu da sıktım 
Tarihler çok karışık ama çalışıyorum 
Bankamatikler hüzün taşır kimi zaman 
Bindiğin dalı kestiklerinde anlarsın 
Bir şarkı var uzun zamandır 
Sözlerini cebimde taşıyorum
Evet dikensiz bir yolda yürümenin anlamı yoktur

16 Eylül 2017 Cumartesi

Şaşkın

Şaşırt beni ihtiyacım var 
Kaybettim çünkü
Kazandıklarımı unutmalara yatırdım
Öğrendim unutmak diye bir şey yok
Alışmalara yatırdım tüm öğrendiklerimi 
Duvarlarıma duvarlar ekledim bilmiş tuğlalarla 
Umudun katiliymiş meğer 
Oysa umut etmek yaşamaktır
Şaşırt beni ihtiyacım var
Kaybettim çünkü 

5 Ağustos 2017 Cumartesi

Kayıp

Parmak uçlarımda yürümem gereksiz 
Nefesini hissettiğimde yanağımda
Kanatlarını çırptığını bilmem gerek 
Seni sevdiğimi kuşlar anlatsın kuşak kuşak konuşamam 
Düzelttiğim çarşafları dürüp kaldırdım çiçekli 
Geceleri kustuğum şiirleri 
Gündüzleri saklayamam artık
Atlara binip gitmedin ki 
Trenlere koşayım 
Yolu bulmaya ihtiyacım yok 
Yolculuğun kendisi önemli olan 
Bulmak için önce kaybolmak gerek

26 Temmuz 2017 Çarşamba

Karahindiba

Gerçekler çarparken yüzüme
Kılımı bile kıpırdatmıyorum
Plastik çiçekler geçiyor solumdan
Yıkılmış duvarlara çizdiklerin
Yeni bir şey doğurmuyor
Hayatta kalan parçaları biriktiyor baykuşlar
Bütün elini açık oynadın
Blöfünü görüyorum
Ben konuşursam kartlar açılır
Eğer duyguların camdan yapılmışsa
Göğüs kafesime hükmedemem
O elinde tuttuğunu bıraksan diyorum
Üflesem uçacak hislerin var
Sırtımı dayadım bir denize
Dalgalar boyumu aşıyor
Boğulmaktan korkuyorum

21 Haziran 2017 Çarşamba

Şipşak

Miskin bir dönme dolap dönüp duran
Tek bir yaprağım var senin için
Buzul çağlardan gelen
Küresel ısınmaya direniyoruz

Adaletin kılıcı tepende sallanıp duran
Boyumun ölçüsünü aldım
Terziler söküklerimi dikiyorlar
Yamalanmamış birini gösterin bana

Bozuk bir kaset hep aynı şarkıyı sarıp duran
Kadrajımda hiç bilmediğim bir sen
Ne güzel fotoğraf olurdu
Ah bir de kıpırdayıp durmasan





19 Mart 2017 Pazar

Bataklık

Bir bataklıktan kurtulmanın tek yolu bir yerden tutunmaktır. Tutanmak da yetmez ya onu çekmelisin ya da o seni çekmeli. Birbirine tutunarak bir bataklıktan çıkamazsın. Kendi başınasındır. Debelenmekten başka bir şey gelmez elinden, debelendikçe daha da dibe batarsın. Battıkça daha çok debelenirsin, lanet bir döngüye girersin. Boğazına kadar boka batana kadar bu böyle devam eder. Yapacak bir şey kalmadığında elinde kalan tek şey çaresizliktir. Çaresizlik başladığında kabul de başlar tamamen boka batacağını kabul etmek. Kabul et bu hikaye koca bir bataklık sadece batacağın anı bekliyorsun.

Saklambaç

Çocukken oynadığım en iyi oyun saklambaçtı
Şimdi hüznün kaplanları saklı kaburgamda
Tellerine dokundun zamanın
Çaldığın şarkı hangi diyardan
Bu melodi bütün tozları bir araya getiriyor
Üfleyip kurtulamazsam
Sokak lambalarını yaksınlar
Üşüyen ayaklarına battaniye sarmadın biliyorum
Uyuşmuş kollarla bedenini saramam
Uyuşmuş ellerle ellerini tutamam
Seçtin ve sayfasını çevirdin hayatın
Kuşe kağıda fiyakalı cümleler yazılmaz
Yine de bazı izleri yok etmek için yok olmak gerekir
Mutsuzluğun yalnızlığına karışınca anlayacaksın
Güzel günleri hatırlamak için sebep gerekir
Kötü günler her zaman tırmalar insanı



18 Şubat 2017 Cumartesi

Domino

Felaketler domino taşları gibi üstüme devriliyor
Ben kedi yavruları seviyorum
Her şey o kadar lekeli ki
Parmak izlerinden kurtulamıyorum
Benim düşlediğim geceler hep yarım kalır
Gündüzler dudaklarımın kenarından akıp giderken
Pastada bir mum da eksik olsun
Sarhoşken zırhı çözülen denizler var
Ben dizlerimin bağını çözemiyorum

3 Ocak 2017 Salı

Oda

Parçalanmış dumanlar salınıyor 
Sesler biçim biçim yıldızların altında
Giyotinler dudaklarımızda
Öpüştükçe güçlenen eller
Hikayeler anlatmıyor
Pencerelerini kapat gözlerini de 
Bu göreceklerin yalan ile gerçeğin el ele tutuşması
Kötü sonlar güzel gecelere sahip 
Ciğerlerin kapkara dumandan değil
Aklın kupkuru bir yaprak 
O köşeden bu köşeye 
Ben yola çıkıyorum 
Göçemeyen kuşlar gibi telaşlı 
On binlerce suret geçip gidiyor
Gökyüzü sessiz parlak huzurlu 
Yeryüzü alçak hain yalancı
İyi bir taraf yok yoklama kalbini
Kirpiklerine oturmuş taşlar yerine 
Duvarıma bir taş daha ekledim bugün
Zamanı dört parçaya bölüp dağıttım
Çaldığın her şeyi bir sandığa yükle 
Sahip oldukların midende 
Yenilir yutulur şey değil 
Gitmek en çok bana yakışır