19 Temmuz 2012 Perşembe

Çayım Sigaram Orhan Babam

Bir kaç saat vardı sabaha
Gece sabah olacaktı elbet
Sen olmayacaktın o sabahta
Ayrılığımız yok oluş oldu

Sana bir hediye vermiştim
Kalbime dayalı bir silah
Vagonların arasına düştüm
Ayrılığımız kanlı oldu

Ben seni öptüm
Sen beni öptün
Ağladık sararmış çimlerde
Ayrılığımız ıslak oldu

Ankara'nın ayazında sevdim seni
Eskişehir'in ayazında özledim
Bir kaç kalp kırdım
Ayrılığımız hırçın oldu

En yalnız bankta oturdum
En boktan kelimelerle anlattım
En büyük suskunluğum
Ayrılığımız sessiz oldu

Çoban yıldızı gibiydin sevgilim
Işıksız vakitlerimde görürdüm seni
Dokunamazdım
Ayrılığımız gece oldu

Binmeseydin o trene
Ağlamasaydın vagonlar arasında
Normal bir adam olurdum belki
Ayrılığımız karanlık oldu

Gelmeseydin kapıma
Öpmeseydim seni hiç
Sustu gözlerin, sustu gözlerim
Ayrılığımız kayboluş oldu

Sensiz uyudum günlerce
Sensiz açtı saksıdaki çiçek
Sensiz güldüm dün gece ilk kez
Ayrılığımız acı oldu

Gözlerinde yalanı gördüm
Dudaklarında sahteyi
Dokunuşlarında ihaneti
Ayrıldığımız çok iyi oldu.











13 Temmuz 2012 Cuma

Gözyaşları Tuzludur

o gece çok yıldız vardı gökte
hiçbiri kaymadı
gözyaşları kaydı yanaklardan dudaklara
o sabah açmadı güneş
vagon arası merdivenlerde içtim sigaramı
kapılar kapanmadı o tren giderken
birkaç adam ağladı o gün birkaç kadın
o eski trenlerde buluştum
o eski trenlerde öpüştüm
o eski trenlerde vedalaştım

demlik demlik çay içtik biz
parklarda takla attık
demir paslı raylar geçiyor şimdi gözlerimden
porsuk çayı akıyor gözlerimden
çakıl taşları, gözlerimi parçalayan
ayçiçek tarlalarında kayboldu ışıklar
şimdi güneş çıkarken gökyüzüne
ben tek başıma biraz çaresiz
biraz umutsuz, yorgun , ağlamaklı

birkaç şiir bıraktım o odada
birçok anı saklı duvarlarında
küllerimi bıraktım pencerenin kenarına
gözyaşlarımı sakladım yatağımın altına
bütün sırlarımı doldurdum çekmecelerime
mutluluklarımı, hüzünlerimi süpürdüm halımın altına
gidiyorum.

10 Temmuz 2012 Salı

Gitmek

Gökyüzü utanıyor gidişine
Sözleri olmayan bir şarkı çalıyor
Kalemim kağıtla öpüşüyor
Dudaklarım yanıyor
Terliyorum

Gökyüzü kararıyor gidişine
Soğuk bir tablo düşüyor elimden
Bir takvim var, tarihleri eksik
Eski bir kutuda saklanıyor hayatın
Titriyorum

Gökyüzü çekiliyor gidişine
Tozlu bir eldiven var elimde
Kırık bir toka saçlarında
Eski bir gara takılmış gözlerim
Üşüyorum

7 Temmuz 2012 Cumartesi

hiç okunmamış bir şiir

hiç açılmamış bir pencere
hiç çalınmamış bir kapı 
hiç giyilmemiş bir elbise
hiç okunmamış bir kitap
hiç oturulmamış bir sandalye
hiç yatılmamış bir yatak
hiç uçamamış bir kuş
hiç uçmamış bir uçurtma
hiç aşık olmamış bir adam
hiç kimsenin sulamadığı bir ağaç
hiç yağmamış bir yağmur
hiç esmemiş bir rüzgar
hiç yanmamış bir ampul
hiç içilmemiş bir çay ne kadar yalnızdır?
hiç açılmamış bir çekmecede ne olabilir?
hiç konuşmamış bir adam ne anlatabilir?
bir yıldız kayarken düşmekten korkar mı sevgilim?