29 Ağustos 2012 Çarşamba

Bir Baykuş ve Yarasa Masalı

Size bir masal anlatmaya geldim bu gece. Kusura bakmayın öyle afilli cümleler kuramayacağım. Hiç kuramadım zaten. Ne zaman ihtiyacım olsa hep en boktan kelimeleri seçerim ben. Saçlarım dağınık biraz özür dilerim, biraz da kafam karışık. Bundan bilmem kaç zaman önce bizim evin önündeki baykuş hala hayattayken ki mutlu bir yuvası da vardı, sonra ne mi oldu? Öldü sanırım. Baykuşlar kaç yıl yaşar bilmiyorum. Ben kaç yıl yaşarım onu da bilmiyorum. Sen uzun yaşarsın gibi geliyor. Neyse bir de yarasa vardı bizim evin önünde vakti zamanında, tek tabancaydı. Yarasalar gündüzleri pek sevmezler, bende öyle. Geceleri de oradan oraya bilinçsizce uçardı. (bizim balkona düştüğünden biliyorum.) Benim aklımda öyle. Dedim ya kafam karışık biraz özür dilerim. Masallar güzel biter biliyorum prenses kurbağayı öper, kurbağa yakışıklı bir prens olur ve sabaha kadar sevişirler. Ama masallarda hep bir kaybeden de vardır. Mesela kötü kalpli cadılar hiç bir zaman amaçlarına ulaşamazlar. Hayatın çarkı bundan biraz daha farklı işler. Bazen herkes kaybeder.
- Bana kaybetmenin tanımını yapar mısın?
- Amına bile koyarım.
Mutsuzluğun resmini çizmeyi sizlere bırakıyorum. Bir gece yarasa balkona düşmeden hemen önce, en çok kazandığını düşündüğün o anda kaybettiğini anlarsın. Sen kaybettiğinde orada bir yerlerde birileri kazanıyordur belki. Hayat bir yarış, bir üstünlük sağlama sahası değil ki zaten içinden hiç bir zaman canlı çıkamayacaksın. Masallara inanma masalsız da kalma, dedim ya kafam karışık biraz affedin.

22 Ağustos 2012 Çarşamba

Aşk ve Sigara

Mutsuzdu
Kafasında mermileri olmayan bir silah vardı
Kalbi sıkışıyordu
Kulaklarında aşk çalıyordu
Damarlarından anıları akıyordu
Sigarasını bitirdi
Ve gitti.


13 Ağustos 2012 Pazartesi

Bir Yıldız Daha Kaydı

Hafif bir rüzgar esiyor
Üç beş adam gölgede oturuyor
Saçma bir şiir yazılıyor
Ben kalbinden göç etmeye hazırlanıyorum

Ufak bir çan çalıyor tren garında
Rüzgarlı günlerin sesi olmak için
Sen beni duymuyorsun
Onlar çanın sesini

Boş bir tren geçiyor
Birkaç adam gölgede ağlıyor
Ben seni düşünüyorum
Sen sadece kendini

Birkaç yaprak dans ediyor
Bir kadın tozlu bir bankta oturuyor
Ben seni seviyorum
Senin içinden yok olmaya başlıyorum

Yaralı bir kuş ötüyor
Sokak lambaları yanıyor
Ben seni özlüyorum
Yıldızlar yok olmaya başlıyor.

7 Ağustos 2012 Salı

Yalnız Kirpi

Balkon demirleri eriyordu yalnızlığından
Orada asılı duran çamaşır ipi gibi terkedilmişti
Bağıra çağıra gülüyordu
Haykıra haykıra ağlamaya başlamadan önce

Çatlamış dudakları ıslanmaya başladı
İlk öpüşmesi kurumuş bir ağacın altında olmuştu
Dudakları bile ıslanmamıştı
Karşı kaldırımdan bir kirpi koşarak uzaklaştı.


3 Ağustos 2012 Cuma

Sessiz Güverte

Kapılar çarpıyor hiç durmadan
Bir balıkçı cigarasını tüttürüyor güverteden
Yıldızlar iniyor gökyüzünden
Yüreğim sarsılıyor gözlerinden.