Çingeneler saklıyor sırlarımı
Dans ederken akan sularda
Penceremin önüne düşen yapraklar
Yalan söylemezler
Hüzünlü bir ses duyarsan yargıla beni
Yaralarıma basa basa
Sonra kutsa dudaklarınla
Açık bir gökyüzü bırak ardında
Doğdum gördüm duydum yaşadım
Bütün çıtırtıları konuşmadım
Herkes bilir
Ben hep eski trenlerle giderim
13 Aralık 2016 Salı
6 Aralık 2016 Salı
Arayış
Vicdanımda saklanan kadınlar var
Hikayeler geçiyor dizlerimden kıramıyorum
Topluma faydalı bir şifonyer aldım ben onun yerine
Hüzünlü bir çekmeceden her sonuç çıkabilir
Bunu gerekli yerlere bildirin
Ben acıları paketliyorum süslü taşlarla
Saatin bir önemi yok
Zamanla alakalı bütün sorunları kaplumbağalara devrettim
Kırılan aynalara basarak geçiyorum bütün suretleri
Duvarlar ıslak
Izdırabın bir çok çeşidini gördüm başka odalarda
Şişeler bitiyor mumlar sönüyor her zaman
Çırpınışlara aranan çözümler için iç cebine bakabilirsin
Şapkadan her zaman tavşan çıkmıyor
Miden ağzına geldiğinde anlayabildiğin şeyler var
Güzel kokular yaktım ben
Sıcak kucaklarda aranırdı aşk o zamanlar
Saçlar örmüşsün bugün kırmızı
Kalbimde çekilen kılıçlar var
Korkuluklar dikildi beyin hücrelerime
Sinir uçlarım buz tutmuş
Uçan atlar kovalıyor özgürlüğü beyaz
Eğer yoksan kendini kaybedebilirsin
Bu sartre'yi omuzlarıma yükler
Sen yine çantanı alırsın
Hikayeler geçiyor dizlerimden kıramıyorum
Topluma faydalı bir şifonyer aldım ben onun yerine
Hüzünlü bir çekmeceden her sonuç çıkabilir
Bunu gerekli yerlere bildirin
Ben acıları paketliyorum süslü taşlarla
Saatin bir önemi yok
Zamanla alakalı bütün sorunları kaplumbağalara devrettim
Kırılan aynalara basarak geçiyorum bütün suretleri
Duvarlar ıslak
Izdırabın bir çok çeşidini gördüm başka odalarda
Şişeler bitiyor mumlar sönüyor her zaman
Çırpınışlara aranan çözümler için iç cebine bakabilirsin
Şapkadan her zaman tavşan çıkmıyor
Miden ağzına geldiğinde anlayabildiğin şeyler var
Güzel kokular yaktım ben
Sıcak kucaklarda aranırdı aşk o zamanlar
Saçlar örmüşsün bugün kırmızı
Kalbimde çekilen kılıçlar var
Korkuluklar dikildi beyin hücrelerime
Sinir uçlarım buz tutmuş
Uçan atlar kovalıyor özgürlüğü beyaz
Eğer yoksan kendini kaybedebilirsin
Bu sartre'yi omuzlarıma yükler
Sen yine çantanı alırsın
27 Temmuz 2016 Çarşamba
İz
Atlar kurtulmuş eğerlerinden
Ben oturdum
Salınmak geliyor içimden salıncaklarda
Koşmak için yorgunum
Unutamadığım çam ağaçları var
Güller diktim dikenleri çıkmadı
Bir kaç hayvan gömdüm sonra ben
Feleğin çemberi ne uzun geç geç bitmiyor
Ben oturdum saçlarını örüyorum güneşin
Alevler saçarak gövdeme
Denizlerden de geçtim ben
Boğuldum kıvır kıvır dalgalarında
Kum saatleri devriliyor ardımdan
Ben oturdum tütün yaktım biraz
Değişik ideolojili çimlerde uzandım
Sulu baharlarda tuzlu
Trenlere baktım hemen
Apartman girişlerine dikkat edin
Sigara içen kadınlar olabilir
26 Temmuz 2016 Salı
Dumanlı hava yolları
Yalnızlığına sigara yakan bütün gönüller
Gökyüzünde buluşacak yine bu gece
Birbirinden bihaber
Gökyüzünde buluşacak yine bu gece
Birbirinden bihaber
15 Haziran 2016 Çarşamba
PEGASUS
Tuhaf bulutlar dolduruyor göğüs kafesimi
Ama bunun kıvırcık saçlarınla ilgisi yok
Kalabalıkların ardında bıraktığı boşluk daha çok
Gözlerinde mecburi mutluluk
Bunları bir kenara bırak
Ben kaygısız gürültüsüz gidiyorum
Yollar ağır geliyor bazen taşıyamıyorum
Sen olduğun yerde kal
Bir adım daha atma
Yoksa saraylara soytarı yapacaklar beni
Freni kopmuş bir bisiklet gibi hayatım
Yuvarlanıp gitmeden önce bir şey söylemek istiyorum
Ama ne
Ama ne
Bunların hiç biri atlarımı açıklamıyor.
21 Mart 2016 Pazartesi
uçan örümcekler
içim ürperiyor yalnızlığından
fırtınalar yağmurlar o kıyamet
gökkuşağı nerede şimdi
bütün o renkler yerine
kalanlar sadece siyah
karanlıklar boğazlıyor bütün aynaları
dumanlı bir görüş kaldı
hepsi avuçlarımda
kayıp gidenler bir hiçten ibaret
o deniz tamamen kurumadan
bir şeyler söylemek istersen
bir sokak lambasının altına git
o anlar beni
terk edilmiş bir zaman bul
orada saklıyorum her şeyi
bir perdenin arkasından bak olanlara
her zaman yaptığın gibi
uçuşan bir bez parçası mahvetti beni
bu bahar bu rüzgar ne menem bir felaketmiş
fırtınalar yağmurlar o kıyamet
gökkuşağı nerede şimdi
bütün o renkler yerine
kalanlar sadece siyah
karanlıklar boğazlıyor bütün aynaları
dumanlı bir görüş kaldı
hepsi avuçlarımda
kayıp gidenler bir hiçten ibaret
o deniz tamamen kurumadan
bir şeyler söylemek istersen
bir sokak lambasının altına git
o anlar beni
terk edilmiş bir zaman bul
orada saklıyorum her şeyi
bir perdenin arkasından bak olanlara
her zaman yaptığın gibi
uçuşan bir bez parçası mahvetti beni
bu bahar bu rüzgar ne menem bir felaketmiş
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)